Avrupa’da Türk Vatandaşı Olmak!

Merhaba kıymetli okurlar ve takipçiler…

Türk vatandaşlarının Avrupa’da neden “Diasporası” yoktur? Sorusunu merak eden birçoğumuz cevabını çevresine, eğitimcilere, akademisyenlere, siyasilere sormuştur. Elbette bu durumun en mantıklı karşılığından biri de, “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın.” diyebilirim. Bu yüzden Türk vatandaşlarını Avrupa’nın veya Dünya’nın herhangi bir ülkesinde siyasette, düşünce kulüplerinde vb. yerler de göremezsiniz. Türk vatandaşları, “Etliye, sütlüye karışmadan anladığımız işi yapalım, çalıştığımız yerde emekli olmaya çalışalım çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakalım” mücadelesiyle yaşamlarını geçirir. Entegrasyon sorunu yaşayan milletler arasında üst sıralardadır ama Türk vatandaşları arasında siyasi sığınmacı yok gibi bir şeydir. Yeni nesil ise doğup, büyükleri ülkelere tam uyumludur.

Türk vatandaşlarının Avrupa’da Diasporası yok ama birbirlerini de her zaman kollamaya çalışırlar. Örneğin, dernek faaliyetleri Türk vatandaşları için birleştirici bir güçtür. İnsanların birbiriyle kaynaşması için önemli bir sosyal ortamdır. Bu derneklerde milli ve dini bayramlar için programlar düzenlenir. Ramazan aylarında her akşam iftar yemekleri tertiplenir, İlkbahar’da veya yazın yemeklerde buluşulur ve hatta düğünler bile Türk vatandaşlarının bir araya gelmesi bakımından önemli bir ortamdır.

Bu sağlanan birlik, beraberlik Türk vatandaşlarını kendi içinde örgütlenmeye itmektedir. Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarını birçok millet sevmez. Mesela, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Sırplar, Arnavutlar, Hırvatlar, Kosovalılar, Bulgarlar, Kürtler (PKK, PJAK, YPG üzerinden İltica edenler), Türkleri sevmez. Yunanlılar, İspanyollar, Romenler, Ruslar, Polonyalılar ise diğerlerine göre daha ılımlıdır.

Malumunuz, birkaç gündür Belçika’da yaşayan Türk vatandaşlarına PKK’lılar tarafından saldırılar düzenleniyor. Sosyal medya hesaplarında izlediğim görüntülerde, PKK’lılar her ne kadar organize bir şekilde saldırsa dahi, Türk vatandaşları bir şekilde bu saldırılara cevap veriyor. Ama birçoğu ailesini düşünerek kontrollü şekilde hareket ediyor. Aradaki fark ise şu, Türk vatandaşları Avrupa’da vergi mükellefidir. PKK’lılar ise siyasi statüde oldukları için sosyalden yaşarlar. Yani devletin sağladığı imkânlarla yaşarlar ve çalışmayı tercih etmezler. Yani, Avrupa ülkelerinde çalışanlara göre, siyasi iltica ile gelenler çok daha kıymetlidir.

Türk vatandaşları, 90’lı yıllarda Almanya’da Neo-Nazilerin çok saldırısına uğramıştır. Neo-Naziler evleri kundaklayarak onlarca Türk’ün ölümüne sebebiyet vermiştir. Hatta “Nasyonel Sosyalizm Yeraltı” (NSU) örgütü ifşa olana kadar 8 Türk’ün ölümüne sebebiyet vermiştir. Bu saldırılar bile Türk vatandaşlarını örgütlemeye itmiş, gençler tarafından karşı oluşumlar kurulmuş ve Neo-Nazilere karşı kendi güvenliklerini sağlamak için mücadele etmişlerdir.

Son 20 yıldır Neo-Nazilerin yerini ise PKK’lıların aldığını görüyoruz. Almanya, Fransa, İsviçre, Belçika, Hollanda, Avusturya’da Türklere yönelik saldırılar her yıl mutlaka 3-4 defa “PKK’lılar Türklere saldırdı.” Başlığıyla basına düşmeye devam etmektedir.

Size canlı olarak gördüğüm bir konuyu aktarmak istiyorum. Hatta o anın bir videosunun mevcut bağlantısını aşağıya bırakacağım. İsviçre’de yaşadığım dönemin 2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Başbakan Binali Yıldırım’dı) İsviçre’nin Bern şehrini ziyaret edecekti. Bu ziyareti haber alan Türk vatandaşları, Erdoğan’ı görebilmek, konuşabilmek, yaşadıkları sıkıntıları anlatabilmek için Bern şehrine geliyordu. Hemen hemen tüm Türk vatandaşlarının ellerinde Türk bayrağı vardı. Erdoğan’ın geleceği alana yakın bir sokakta “PKK’lılar otomobilin içindeki Türklere saldırıyor” diye söylenti çıktı. Ben direk yaşananları haber yapabilmek adına sokağa doğru hareket ettim ve alt sokakta PKK’lıların, bir otomobili sıkıştırdığını ve içindeki Türk vatandaşlarına saldırdıklarını gördüm. Saldırı devam ederken, başka Türk vatandaşı linçi engellemek için otomobiliyle PKK’lıları ezip, geçmişti.

İşte o görüntüler;  https://www.youtube.com/watch?v=P6iTcp0go4c