İstanbul Depremi, Kentsel Dönüşüm, Kanal İstanbul

Merhaba kıymetli okurlar ve takipçiler…

31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine 36 gün gibi kısa bir zaman kaldı. Türkiye’de ve İstanbul’da belediye başkan adayları dikkat çeken partilerden biri de Türkiye Komünist Partisi (TKP) olarak gözüküyor. Daha önce de yazdığım yazılarla, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun örnek göstermiş, bu başarılı çalışma Türkiye’ye yayılırsa TKP’nin seçimlerde başarılı olabileceğini belirtmiştim.

TKP, Genel Sekreter Kemal Okuyan’ın da katılımıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Orhan Gökdemir ve İstanbul İlçe Belediye Başkan adaylarını tanıtan bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantıya davet edilenlerden biri olduğum için, merak edilenleri sormak durumundaydım. Hazırladığım bir kaç sorunun dışında aslında İstanbul’un en önemli konularından birisi olan olası “İstanbul Depremi” ilgili soruyu sormak elbette ilk amacımdı. Deprem ile ilgili soru sorulmayınca, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’a şu soruyu yönelttim,

“ Uzmanlar, 70 km uzunluğundaki Kumburgaz Fay Hattı’nın ve 40 km uzunluğundaki Adalar ay Hattı’nın her an kırılabileceğini ve 7.2, 6 şiddetinde depremler olabileceğini, Kadıköy, Maltepe, Kartal, Pendik, Tuzla, Yarımada, Büyükçekmece, Küçükçekmece’nin çok büyük oranda etkileneceğini söylüyor. Olası “İstanbul Depremi” beklenirken kentsel dönüşümü bekleyen milyonlarca vatandaş ise, “Beton tabut”larda yaşamaya zorlanmaya devam ediyor. TKP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandığını zaman deprem ile ilgili ne gibi çalışmalar gerçekleştirecek?

Ayrıca, “Kanal İstanbul” hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?”

Kemal Okuyan sorduğum soruya şu ifadeleri kullandı;

“Kanal İstanbul”un çevre ve ekonomik yıkıma yol açacağını söyledik. “Komünistler, her şeye itiraz ederler”  türünde bir itiraz değildir bu. “Kanal İstanbul” gerçekten de çok büyük bir felakete yol açar. TKP, biraz daha farklı diğer muhalif partilere göre,”  Efendim, onlar yola, havalimanına, her şeye itiraz ederler.” gibi konular doğru değil. Biz sadece her şeyin kamu çıkarları doğrultusunda yapılmasını, kimseye rant alanı açmaması, çevreyi yıkmamasını gerektiğini söyleriz.“

Kemal Okuyan, olası “İstanbul Depremi” ile ilgili soruma ise şu sözlerle cevap verdi;

“Türkiye’de bazı yerleşimlerde depreme hazırlıkta ve “Kentsel Dönüşüm” deniyor. İnsanların yaşanabilir, sağlıklı konutlarda oturmasını sağlamak genel yönetimin gücü dahilinde olabilir. İstanbul gibi yerlerde merkezi iktidarın kararı, onayı olmaksızın yerel yönetimin yapabileceği şeyde sınır var. Ama yerel yönetimin en önemli yapacağı konu şudur, yerel yönetim büyük bir olanaktır. Merkezi iktidarı sıkıştırarak halkı arkasına alır. Bugün Türkiye’deki muhalif belediyelerin en büyük özelliği şu, “Elimiz, kolumuz bağlı. Mevzuat!”  Çok iyi biliyoruz ki, bunun arkasına sığınıyorlar. Kendileri de o rantın, rant dünyasının parçası haline geliyorlar.

Bizim yapacağımız konulardan bir tanesi, halkı arkamıza alarak yönetime geldiğimiz yerlerde merkezi iktidarın uygulamalarının karşısına dikilmek, merkezi iktidarı zorlamak. Asıl çözüm Türkiye’de bir düzen değişikliği gerçekleştiğinde, yani Türkiye’nin sorunları çok büyük. Biz şu yalanı söyleyemeyiz, Orhan Gökdemir kardeşimiz İBB Başkanı olduğunda, “Ben 5 yıl içinde depreme dayanıklı bir kent, sağlıklı bir yapılaşma yapacağım.” Derse böyle bir hayat yok Türkiye’de! Ama bizim yapılaşma programımız var. İnsanların sağlıklı konut sahibi olmalarını nasıl sağlanacağına ilişkin kaynakları, hangi kaynakları kullanarak bunları yapabileceğimize ilişkin bir yaklaşımımız, programımız var. Bunların hepsini hayata geçirmeye çalışacağız ya da propanganda yapacağız.

Bunu söylerken utanıyorum, İstanbul gibi büyük kentlerde TKP’nin önceliği, yıkıcı bir depremde yurttaşlarımızın yardımına koşacağımıza ilişkin planlamamız uzun bir süredir hazır. Planlarımızı sürekli güncelliyoruz. Planımız hazır olunduğu için deprem de ilk harekete geçenlerden birisi de TKP oldu. Dolasıyla bu hazırlıklarımızı güçlendiriyoruz. Çünkü, İstanbul’da yıkıcı bir deprem sırasında bir kaos yaşanacak. Bazı yerlere girilemeyecek. Bunu hepimiz biliyoruz. O yüzden her semt evimiz, her örgütümüz, her TKP’li bir deprem sırasında ne yapılacağına dönük kollektif bir işin parçası olarak hareket etmektedir. Bizim şuanda öne çektiğimiz konu ne yazık ki bu. Ama orta vade ve uzun vade de Türkiye’deki kentlerin yaşanamaz hale gelmesi ve depremde ağır tahribatın olacağı gerçeğine karşıda adım adım planlamamız da var. “

Yazımı Tolstoy’un bir sözüyle noktalamak istiyorum, “ Mutluluğun ilk koşulu insan ve doğa arasındaki bağın kopmamasıdır.”

24 Şubat 2024 – Kadıköy