Adnan Menderes Anıt Mezarından Kalksın…

Merhaba kıymetli okurlar ve takipçiler…

Türkiye’de merkez sağ siyaseti denilince ilk akla gelen elbette Demokrat Parti’dir. 1946 yılında Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü’nün verdiği 4’lü takrir ile kurulan ve Türkiye’nin çoklu siyasi parti dönemine geçişin öncüsüdür Demokrat Parti.

Demokrat Parti, 27 Mayıs 1960 askeri darbesine kadar ülkeyi 10 yıl boyunca yönetendir. Demokrat Parti’nin siyasi mirascısı Adalet Partisi, 1961 yılında kurulmuş, 27 Mayıs 1960 darbecilerine karşı, komutanı olduğu, 3. Orduyu isyanı bastırmak için Ankara’ya yürütmeye hazırlanan Ragıp Gümüşpala’nın ilk genel başkanı olduğu ve 1964 yılında vefat ederek, bayrağı Süleyman Demirel’in devraldığı 1980 darbesine kadar ülkeye; barajlar, köprüler inşa eden, tarım ve hayvancılığın gelişimi için reformlar yapan Türkiye’nin ekonomik gelişimlerini devam ettiren siyasi partidir Demokrat Parti.

Anavatan Partisi’ni ortaya çıkaran, Turgut Özal’ı kadrosunda barından ve ardından 8. Cumhurbaşkanı olmasına vesile olan partinin ismidir Demokrat Parti. Tansu Çiller’in Doğruyol Partisi’nden Türkiye’nin ilk kadın Başbakanı olmasını sağlayanda yine Demokrat Parti’nin kökleridir.

Bu ülkeye hizmet etmesi için Celal Bayar, Süleyman Demirel ve Turgut Özal’ı Cumhurbaşkanı yapan siyasi isimdir, siyasi güçtür Demokrat Parti. 2002 seçimlerinde Doğruyol Partisi’nin 3 milyon oy almasına rağmen yüzde 9.54 oy oranıyla baraj altında kalması, AK Parti’nin tek başına iktidar olmasıyla birlikte 27 Mayıs 2007 yılında yeniden Demokrat Parti ismini alan parti, köklerinden de uzaklaşarak çöküşün içine girmiş, çoluk çocuğun sosyal medya da eğlence malzemesi haline getirilmiştir.

Siyaset bilimcileri her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti’nde merkez sağ açığından bahsederken, nedense Demokrat Parti, merkez sağın sancaktarlığını üstlenmemekte direndiği görülmektedir.

6 Mayıs 2012 yılından beri Demokrat Parti’nin Genel Başkanlığını yürüten Gültekin Uysal ve ekibi Demokrat Parti’yi bir şekilde ayakta tutmayı başardı başarmasına da, “Az olsun bizim olsun.” mantığından bir türlü partiyi kurtaramadı. Halbuki, Türkiye’de AK Parti iktidarını sonlandıracak, bu iktidarın bitmesiyle birlikte, ülkedeki ekonomik buhranın sona ermesini sağlayacak güç Demokrat Parti’nin köklerinde mevcuttur. Ama nedense bu sürece girmemek için direniyorlar.

Türkiye’nin üye sayısı bakımından 6. Siyasi partisi olan Demokrat Parti, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında aday çıkarmayacak olması, CHP’nin adaylarını destekleyecek olması, tabanını, seçmenlerini, siyasetle ilgilenenleri bir kez daha şaşırtmıştır.

Aklıma takılan sorular,

  • 31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde, İzmir dâhil olmak üzere, 81 ilin neredeyse 79’unda belediye başkan adayı çıkaran Demokrat Parti’nin İstanbul ve Ankara’da CHP’yi destekleme kararı almasının ardından Demokrat Parti Genel Merkezi, İstanbul İl Başkanlığı, Ankara İl Başkanlığı bu işten ne menfaat bekliyor?

 

  • Demokrat Parti’nin yükselmemesi ve AK Parti iktidarını etkilememesi için Gültekin Uysal, Demokrat Parti’nin eski genel başkanları, AK Parti ile yakınlığı bilinen Mehmet Ağar ve yıllarca AK Parti’nin İçişleri Bakanlığını yapmış, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde AK Parti’den Milletvekili olan Süleyman Soylu ile görüşüyor mudur?

 

  • Demokrat Parti’nin siyaseten yükselmek istememesinde Mehmet Ağar’ın ve Süleyman Soylu’nun etkisi var mıdır?

 

Demokrat Parti’de ülkenin geleceğini düşünen, Demokrat Parti çatısı altında köklerine bağlı olan, köklerinden siyaset üretmeye çalışan partililerin olduğunu çok iyi biliyor ama Genel Başkan Gültekin Uysal tarafından partinin yükselmemesi için umursanmadıklarını, durdurulduklarını düşünüyorum.

Demokrat Parti öyle bir hale geldi ki, Adnan Menderes anıt mezarından kalksın, “Beyefendiler geldim. Kolları sıvayalım, iktidar olacağız!” desin. “Yoo Adnan kardeş, siz geldiğiniz yere geri gidin. Karışmayın bizim işimize! Biz böyle iyiyiz, mutluyuz. Her yılın 17 Eylül’ünde seni ve arkadaşlarını ziyaret etmeye devam ederiz. Boş verin vatandaşı, onlar başının çaresine bakar. Sizin döneminiz kapandı. Dönem siyasi partilerle pazarlık yapma devri” deseler hiç şaşırmayın.

Hey gidi, Celal Bayar’ın, Adnan Menderes’in, Fuad Köprülü’nün, Refik Koraltan’ın, Ragıp Gümüşpala’nın, Süleyman Demirel’in 1946 yılından bu yana Demokrat Parti’de ve köklerinde siyaset yapıp Türkiye Cumhuriyeti’ne katkı sunmaya çalışan insanların mirası, Cumhurbaşkanı, Başbakan, onlarca, yüzlerce milletvekili ile TBMM’sinde vatandaşı temsil eden Demokrat Parti nereden nereye…

Ayrıca, bu yazıdan rahatsız olan 3 – 5 kendini bilmez zavallı insan şahsıma; “Bu yazıyı Cenk Küpeli yazdırmıştır.” Gibi sözlerle iftira atacaklarını bildiğim için, Cenk Küpeli’yi de nasıl eleştirdiğimi, Demokrat Parti’ye faydalı olmayacağını söylediğimi bilmeleri açısından ilgili yazının bağlantısını da aşağıya bırakıyorum: https://www.ayandon.com.tr/yazarlar/gokhan-ilhan/demokrat-parti-de-degisim-hareketi/128/

Yazımı Celal Bayar’ın “Kayseri Cezaevi Günlüğü” isimli kitabından bir alıntı ile noktalamak istiyorum: “Mecliste arka sıralarda oturup dağılanlara “ Yaylacılar” denirdi”

17 Şubat 2024 – Yakacık